Cevap: Kaya Mezarları Mezar Örnekleri
Dülük Antik Kenti 
Dülük, Gaziantep ilinin 10 km kuzeyinde, Antik dönemde ise güney, kuzey, doğu ve  batıdan uzanan ticaret yollarının kesiştiği kavşak noktasında yer almaktadır.  Asurlular döneminde Mezopotamyadan Kilikyaya uzanan yolun; Helenistik ve Roma  döneminde ise, Antakya ve Kilikyadan Zeugmaya uzanan ipek yolunun güzergahında  bulunmaktaydı.
Dülükte Keber tepesinde yapılan bilimsel kazılarda Alt  Paleotik döneme ait çakmaktaşı aletler ve bu aletlerin yapıldığı atölyeler  bulunmuştur. Bu taş aletler özgün bir karakter kazandığından literatürde  Dülükien olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde barınma için kullanılan bir  mağara (Şarklı Keper Mağarası) da ele geçmiştir. Bu kalıntılara dayanılarak  Dülük M.Ö. 600.000 yıllarına tarihlenmekte olup, dünyanın en eski  yerleşimlerinden biri olarak gösterilmektedir. 
Tarihte Doliche olarak  bilinen kent Hititlerin baş tanrısı Teşupun din merkezi olmuştur. Klasik  dönemlerde de önemini koruyan Doliche ve baştanrısı Teşup; Roma döneminde de  önemini koruyarak Jupiter Dolichenus diye anılmaya başlanmıştır. Bu inanç Romalı  askerler sayesinde Avrupa içlerine, İngiltereye, Kuzey Afrikaya kadar  yayılmıştır.
Dülük, antik kent ve kutsal alan olmak üzere ikiye  ayrılmaktadır. Antik kent bugün Dülük köyünün kuzey bitişiğindeki Keber tepesi  ve çevresinde toprak altındadır. Kutsal alan ise Dülük köyünün yaklaşık 3 km.  kuzeyinde, sedir ve çam ağaçlarıyla kaplı, 1.020 rakımlı Dülük Baba tepesinde  yer almaktadır. 
Dülük; Teşup, Zeus ve Jüpiter Dolikhenos inançlarının  kült merkezidir. Burada Hitit imparatorluk döneminde (M.Ö. 2.bin) gök ve fırtına  tanrısı Teşupun tapınağı mevcuttu. Teşup sol elinde şimşek demetiyle, sağ  elinde çift ağızlı baltayla boğa üstünde durur halde taş üzerine kabartmaları  işlenmiş, bronz heykelcikleri yapılmıştır. Hellenistik ve Roma döneminde  Teşupun işlevi aynı, fakat sadece adı Zeus, ve Jüpiter olarak değişmiştir.  Romalı askerler tarafından Jüpiter Dolikhenos kültü sevilip büyük saygı  görmüştür. Kendilerine güç versin diye, Jüpiter Dolikhenosun küçük  heykelciklerini kolye olarak boyunlarına takan askerler, bu dini Romaya kadar  yaymışlardır. 
Dülükde Mitra inancı da mevcuttu.  Dünyada bilinen yer altına inşa edilen Mitras tapınaklarının (Mithraeum) en  büyüğü, Dülükte Keber tepesinin güney eteğinde bulunmuştur. Bu tapınak iki  salonlu olup, yer altı tapınağının mihrabı konumundaki merkezi nişte Tauroktoni  adı verilen boğa öldürme sahnesi kabartma halinde işlenmiştir. 
Tanrı Mitras,  gezegenleri simgeleyen yıldızlar, takım yıldızlarını simgeleyen akrep, yılan,  köpek vb. gibi figürlerin de eşliğinde bir boğayı öldürürken resmedilmiştir.  Astrolojiye göre Yunan ve Roma döneminden önce ekinos boğada idi. M.Ö. 4000-3000  de gerçekleşen Boğa çağının sonu, boğa öldürme sahnesiyle ifade edilmiştir.  Perseus takım yıldızının tam boğa üzerindeki konumu, boğayı Perseusun öldürdüğü  kavramını yaratmıştır. Bu sahnede Perseusun yerine geçen Mitras boğanın gücünü  yok etmekte, bahar ekinoksunu boğa burcundan çıkarıp, koç burcuna sokmaktadır.  Bu sahne, Boğa çağınının sona erdiğini, yeni bir çağın başladığını  simgelemektedir. Ayinleri gizli olan bu tapınım çoğu Roma ordusunun  askerleriydi. Üyeleri arasında bürokratlar, tüccarlar ve köleler de  bulunmaktaydı. M.S.1. yüzyılda Tarsusdan yayılmaya başlayan Mitras kültü, 3.  yüzyılda İskoçya ve Büyük Sahraya kadar ulaşmıştır. Mitras ayinlerinde kurban  edilen boğanın kanıyla hem yıkanılır hem de içilirdi. Böylece yok olan bir çağı  simgeleyen boğanın temsil ettiği tanrının güçüne ve ölümsüzlüğüne kavuşulacağına  inanılırdı. Dülük Mitras tapınağı Gaziantep müzesi ile Almanyadan Münster  Üniversitesinin katılımlı kazıları sonucunda 1997 ve 1998 yıllarında ele  geçmiştir. Anadoluda bulunan Mitras yer altı tapınağının ilkidir.
Bizans  döneminde de Dülük kenti Hititlerden beri süregelen kutsal şehir konumunu  başpiskoposlukla devam ettirmiştir. Bu dönemde Telukh adıyla bir eyalet  merkezi olmuştur. İslami akınları neticesinde Dülük kenti oldukça tahrip olmuş.  Başpiskoposluğun 7. yüzyılda Zeugmaya taşınmasıyla birlikte ise dini merkez  konumunu kaybetmiştir. Bu tarihten itibaren Gaziantep kalesi çevresinde kurulan  yeni bir şehir olan Ayıntap Dülük kentinin yerini almaya başlamış ve günden  güne küçülen Dülük, Ayıntapa bağlı bir köy haline gelmiştir. Dülük kutsal alanı  ise, evliya Dülükbaba (Davut Ejder) nın türbesiyle kutsal alan kimliğini  günümüze kadar taşımıştır.
Bugün Dülükte geçmişin kanıtı olarak en eski  yerleşim, Keber tepesinin güneyindeki prehistorik mağaradır. Ayrıca Keber  tepesinin karşı sırtlarında Nekropol alanı vardır. Burada çok sayıda kayaya  oyulmuş oda mezarları mevcuttur. Bu kaya mezarların bazısının ön odasına taş  basamaklarla (Dramos) inilerek ulaşılmaktadır. Mezar içerisinde lahitler  bulunmaktadır. Bazısında dini mitolojik konulu kabartmalar mevcuttur. Bunların  birinde ruh anlamına gelen Psikheye Hermes ölünün ruhunu yer altı dünyasına  (Hades) götürmesi için yol göstermektedir. Bazı mezarlarda ise baktığını taşa  çeviren Meduza başı kabartma olarak işlenmiştir. Antik dönemde de ölüm sonrası  dirilme inancı vardı. Bu sebeple ölünün evi olarak bu mezarlar günlük  yaşanılan ev biçiminde yapılmıştır. Nekropol ün doğusunda Mar-Slemun manastırına  ait olduğu tahmin edilen iki kaya kilisesi de vardır. Ayrıca Dülük köyünün  doğusunda antik taş ocakları mevcuttur. 
Dülük baba tepesinde, Jüpiter  Dolikhenos tapınağının arşitrav parçaları ve taban döşemesine ait yassı blok  taşlar az sayıda da olsa toprak üstüne yayılmıştır. Bu alanda Münster  Üniversitesi tarafından kazı çalışmaları yapılmaktadır. Ayrıca burada Jüpiter  Dolikhenos tapınağındaki görevlilere ait kaya mezarları mevcuttur. Taş  basamaklarla inilen mezar girişlerinde dairevi biçimli kapak taşları, mezar  içlerinde ise girlantlı lahitler mevcuttur. Bunların 17 adedi Gaziantep müzesi  tarafından temizliği yapılarak ziyarete açılmıştır.
Mühür baskılarını  içeren Dülük arşivi kaçakcılar tarafından yağmalanmıştır. Çok sayıda mühür  baskısı yurt dışına kaçırılmıştır. Mühür baskıları yüzük taşı ve mühürlerin kil  çamuruna basılmasıyla yapılan mühür baskıları üzerinde tanrı, tanrıça, kişiler  ve hayvanlar gibi çeşitli resimler mevcuttur. Resmi ve özel mektuplarda,  belgelerde, para torbaları ve balya vb. nesnelerin mühürlenmesinde kullanılmış  olup, mühürlenilen eşyanın güvenliğini sağlamıştır. Bu mühür baskılarından bir  gurubu Gaziantep müzesinde teşhir edilmektedir.
600.000 yıl öncesinden  günümüze uzanan Dülük köyü geleneksel kesme taştan evleri, camisi ve Musa Kazım  türbesiyle yöreye özgü geleneksel tarihi mimari özelliğiyle de görülmeye değer  yerlerin başında gelmektedir.. 
Dülük Antik Kenti, bugün Dülük köyünün  kuzey bitişiğindeki Keber tepesi ve çevresinde yer almakta olup, ulaşım için  Gaziantep - Yavuzeli istikametinde giderken Otoyol gişelerine ulaşmadan sol  tarafta Beylerbeyi köyü içinden geçen yaklaşık 4 km'lik asfalt bir yolla  ulaşılır. Köyün girişine geldiğinizde yön levhaları size yardımcı olacaktır.  
Çam ağaçlarıyla kaplı, 1.020 rakımlı Dülük Baba tepesinde yer alan Dülük  Antik Kenti kutsal alanına ise, Gaziantep şehir merkezine yaklaşık 4 km  uzaklıktaki Gaziantep - Adana yolu üzerindeki Dülük Ormanları içinden  sağlanmaktadır. Ayrıca Dülük Ormanları içerisinde halkın piknik yapabileceği  alanlarda mevcuttur.
Alıntı: