Fi tarihinde Kırşehir sınırları içinde haşmetli bir tümülüs görmüştüm gezerken.
Tam tepeden girmişler 7-8 derece meyil vererek. Yaklaşık 17 metre vardı.
Taşların üzerinde mum yakmışlar. Dede Türbesi gibi olmuş, yüzlerce mum erimiş.
En dipde bir tane mezar, lanettayn şekilde, hiçbir özelliği yok. Düz kaya oyma.
Kapağı açılmış, kırılmış, kenarda duruyor. Oda falan yok.
Bu yazıyı okuyanların içinde orayı görenler vardır.
(Şeker Fabrikası-Kızılırmak-Kesikköprü-İleride sağdakilerden)
Ülennn bu nasıl tümülüs dedim. Hakikaten heybetli bir tümülüs.
25 sene kadar önce, bende çok anlamıyorum bu işlerden.
8-10 sene sonra bir sohbette gündeme geldi burası. Ben bu şekilde anlattım bir arkadaşa.
Ben oranın hikayesini biliyorum dedi:
Burasını 3 kişi açtı. O mezarı buldular. Mezar içinde 3-5 kıymetli parça vardı.
Aralarında paylaştılar. Sonra içlerinden birisi hakkına razı olmadı, gitti bunları şikayet etti.
Kendisine düşen parçayı da teslim etti.
(Bana yar olmayan başkasına da yar olmasın zihniyetinde olan çoktur...Dikkat... Önce refik-sonra târik...)
Bunları da ellerindeki parçalarla beraber yakalayıp içeri attılar. Şikayet eden de dahil.
Vay beee, dedim. Dur hele dedi, dananın büyüğü ahırda...
İşte o an bu lüzümsuz mezarı niçin koyduklarının analizini yaptım..
Arkadaş anlatmaya devam etti:
2 hafta kadar sonra tecrübeli birisi burayı gezmiş, mezarı incelemiş.
(Bulduğunuz yeri, gördüğünüz yeri sizden önce onlarca, belki yüzlerce, belki binlerce kişi bu gaye ile gezdi. Bunu da unutmayalım.)
Ekibini alıp bir gece gelmişler buraya. Mezarın altını kazmışlar. ODAYA girmişler. Ne varsa toparlamışlar.
Sabaha doğru; jandarma bir pezevenkle, yanındaki bir oruspoyu yakalamak için yola pusu atmış. Amma olan bunlara olmuş.
Bunların emniyet kontrol için önden giden aracı durdurmamış jenderme. Amma bunların ve malların olduğu aracı durdurmuşlar arama yapmışlar.
Ertesi günü sansansyonel şekilde gazetelerde boy boy fotoğrafları çıktı.
(ODASIZ TÜMÜLÜS OLMAZZZZZ.)
Malzemeler de çok kıymetliymiş. Amma nasip değilmiş.
Askerde benim bir astsubayım vardı, hep yediği dayakları anlatırdı, gülmekten öldürürdü milleti.
Öyle ballandıra ballandıra anlatırdı ki, insanın dayak yiyesi gelirdi ve derdi:
Oğlum dayak bile nasiple yeniyor...





Buda benden size tümülüs hatırası olsun, dersler ve ibretler olan.